Gezmeler
Bebeği olan aileler akşamları dışarı çıkmakta zorlanıyorlar hatta çocuk uyumaz rahat etmez gurultu olur dıyerek çocuğu evde sessizliğe mahkum ediyorlar. Çocuklarda gezmek farklı yerler görmek ister, kaç aylık olurlarsa olsunlar. 9aylık kızımla dün Yemeğe gittik. Yemeğimizi yedik dolaştık sonradan uyuduk lokantada. Hamde canlı müzik eşliğinde. Mışıl mışıl uyudu.
Korkmayın ya ağlarsa durmazsa diye düşünmeyin. Alıştırmazsanız dışarı da uyumaya. Ev dışında hiçbir yerde uyumaz ve o zaman size hayat zehir olur.
25 Nisan 2015 Cumartesi
21 Nisan 2015 Salı
Bebeklerin bakımı için söylenenler ve gerçekler
Bana göre bebeklerle ilgili yanlışlar
Kızım ilk doğduğundan beri duyduklarım beni fazlasıyla şaşırttı. Her kafadan bir ses çıkıyor.
Sadece bebekle ilgilide değil benimle de alakalı bir sürü tavsiye.
Bir yerden sonra insanın sabrı taşıyor. delirecek gibi oluyorsunuz.
Hastaneden eve geldiğimde sırayla gelen herkesin ilk söylediği aaa neden göbeğini sarmadın sarkar sonra. kocaman bir göbeğin olur sonra kilo vermekte zorlanırsın. Belki haklılardır. o konuda söylenebilecek bir şey bilmiyorum. fikrim olmayan konularda yorum yapmam. Kimse karnını sar göbeğin sarkmasın demeden önce neden sarmadığımı merak edip sormadılar. Oturup kalkmakta zorlanıyordum. İlaç düzeyi yüzünden baş dönmesi ve Antalya'nın kavurucu sıcağında yaşadığım bunalma. Kimse sormadı sadece yap dediler. Benim sıcaktan her yerim pişmiş. bide karnımı sarıcam.
Gerçi saracak durumda olsam bile bunca davranıştan sonra sarmazdım.
-Kırkı çıkmadan çocuğu dışarı çıkarmayın. zaten ufacık bebek hasta olur. Ben kızımı ilk dışarı çıkardığımda 5 günlüktü. Topuk kanı alınması gerekiyordu. Kontrollerini yapılması gerekiyordu. Çocuğu eve hapsedecek halim yok. Yazık çocuğa onunda temiz hava alması güneş görmesi gerekiyor. Dışarıda ufak bebeği ağlarken göre insanlar sizi köte bir anne olarak değerlendiriyor.
Dışarı çıkardığınız için ağladığını düşünüyorlar. Bebekler evde hiç ağlamıyorlar zaten.
Etrafımdan duyduğuma göre (ben kendim şahit olmadım) ilk üç ay bebeği çıkarmayan bir bayan varmış. Sebepleri ise; çocuk mikrop kapar hasta olur ve nazar değer.
-Hastaneden çıkarken hemşire ve doktor. bir iki gün sonra bebeğin uzun kollu kıyafetlere ihtiyacı yok. kısa kollu giydirin kat kat giydirmeyin dediler. bir süre üşüyeceği için uzun kollu dursun ilk bir kaç dedikleri için eve geldikten bir sonra askılı giymeye başladık. Eve gelenler aman ne yapıyorsunuz. Çocuğu çıplak çıplak yatırmışsınız. Uzun kollu bir ceket ve pantolon giydirin bari. ilginç olan şeyse hava 40 derece ve klimayı açmadığımız zaman çocuk ter içinde kalıyor. Zaten çok saçlı doğdu. Saçlarından dolayı devamlı terliyordu.
Bebekleri hastaneden çıkınca bir kaç ay kat kat giydirmek gerekiyormuş. Uyanınca kesinlikle ceket giydirmek lazımmış. Bebeği üç dört aylık olana kadar şapka giydirmek lazımmış üşürmüş. Kısaca çocukların her yeri kan kırmızısı olana kadar pişirin, sonra hastane hastane çocuğun pişikleri geçsin diye dolaşsın demek bu.
-Birde kırkı çıkmadan tırnakları kesilmezmiş çocukların. Hırsız olurmuş. Kestikten sonra hırsız olmasın diye babasının cebine eli sokulması gerekiyormuş. Bu artık batıl inancın ötesinde bir durum.
Açıkçası ben inanamadım bu duruma.
Bebeklerde çocuğun sıcaklığını ölçmek için ellerinin ayaklarının sıcaklığı önemli değilmiş. dereceyle ölçmek gerekiyormuş. Çocuğun elleri buz gibi giydirin hemen üstünü hasta olacak çocuk demek en büyük hataymış. İlk önce kendi Vücut sıcaklığınızı ölçmek gerekiyormuş. Sonrada çocuğun ateşini. Sizin ateşiniz 35 dereceyken bebeğinizin ateşi de 35 dereceyse çocuk üşümüyordur. Tabi bu durumda sizin üşüyüp üşümediniğiz de önemli.Ama sizin vücut sıcaklığınız 36 iken bebeğinizin ki 35 dereceyse bebeğiniz üşüyordur.
Ben bunları çoğunu bilmiyordum. Anne olunca öğrendim.
17 Nisan 2015 Cuma
Epilepsi ve Hamilelik
Epilepsi hastalarında Hamilelik
Ben yaklaşık 20 senedir ilaç kullanarak tedavi gören
bir epilepsi hastasıyım. Epilepsi
hastası olduğum için kendim içinde bebeğim içinde riskli bir dönemdi. Çok aşırı
olmasa da hastalığım yüzünden hamilelik döneminde sorunlar yaşadım. Zorlandım ve de kızıma bir şey olacak onu kaybedeceğim diye
de çok korktuğum zamanlar oldu.
Nöroloji
ve kadın doğum doktorum beraber takip ettiler. Hem çocuğumun sağlığı hemde
benim sağlığım için aylık hatta bazen 15 günde bir ilaç düzeyi kontrolleri yapıldı
ve ilaç düzeylerim sonuçlara göre düzenlendi.
Zaman
zaman korkularım çok ağır bastı. Ya kızıma bir zarar gelirse düşüncesi çok
rahatsız edici oldu. Nöroloji ve kadın Doğum doktorum bana her türlü açıklamayı
yaparak beni rahatlattılar. Kendimde bilsem de yine de doktora danışmak ve
bilgi almak beni güvende hissettirdi.
Epilepsi
hastalarının gebelik dönemi ile ilgili bildiklerim ve öğrendiklerimi paylaşmak
istiyorum.
Öncelikle epilepsi nörolojik bir rahatsızlık olup ilaç
tedavisi uygulanmaktadır. Bazı türlerinde ameliyatlarla kalıcı çözümler
bulunmaktadır. Benim rahatsızlığım ameliyatla çözülebilecek türden değildi. Bu sebepten
dolayı ilaç kullanıyorum.
Epilepsi sinirlerdeki elektriksel uyarım sonucu
oluşur. Nöbetler kısa ve uzun olabilir. Benim kısa nöbetlerim gözümün sabit bir
yere uzun süre dalması ve kimseyi duymamam şeklinde oluyor. Uzun nöbetlerimde
ise istemsiz kasılmalar sonucu bayılma şeklinde oluyor. Bilinç kaybıda oluyor.
Hatırlamıyorum hiçbirşey.
Epilepsisi olan kadınlarda gebeliğe bağlı hamilelik
süresinde görülebilen en önemli sorun nöbet sıklığındaki artış. Nöbet
sıklığındaki artış sonucunda düşük riski, plasentanın erken ayrılması, erken
doğum riskleri ve bebekte görülebilecek anormalliklerdir.
Hamilelik döneminde kullanılan ilaçların bebeğe etkisini
azaltmak amaçlı hamileliğim boyunca folik asit desteği aldım. Doğum olana kadar
bırakmadım.
Benim hamilelik döneminde en büyük sorunun stres ve
uykusuzluktu. Kızıma Bir şey olucak korkusuyla psikolojim çok bozuldu ve
geceleri kabus gördüğüm için uykumda sorunlar yaşadım. Buda nöbet geçirmeme
sebep oldu. Kendim yaşadığım için biliyorum; hamilelik döneminde uyku, açlık,
stres, korku en çok nöbet sıklığını etkilen faktörler.
Doktorum hamilelik dönemlerinde gebelerin yüksek
kısmında nöbetlerinde bir değişiklik olmuyor. %20-25 oranında artma ya da
azalma görülmekte.
İlaçların etkileri de hamileleri endişelendiren bir
sorun. İlaç kullanımın bazen bebeklerde sakatlık, zeka geriliği, ölü doğum,
gelişim geriliği, zihinsel problemler, ilerde davranış bozuklukları
görülebilmektedir. Bu sebepten dolayı ilacını keserek bebeğin ve kendinin
hayatını tehlikeye atan insanlar tanıyorum. En büyük sorun bu düşünceden
kaynaklanıyor. İlaç alınmadığı takdirde nöbet sıklığında artış görülüyor. Nöbet
geçirilmesi durumunda çocuğunuzu kaybetme riskiniz ilaç kullanırken oluşacak
olan sorunlara göre çok daha fazla bir yüzdeye sahip.
Epilepsi hastalarında sağlıklı bebek doğurmaları ortalama %95 civarlarında olup yüksek bir orandır. Sonuçta her
türlü önlem alındığı ve doktorlaral beraber bakım koşulları düzenlendiğinde
hamilelik döneminde sorun yaşanmamakta ve sağlıklı bebekler doğmaktadır.
Normal doğum yapabilir miyim diyenler
vardır içinizde, evet yapabilirsiniz ama doktorunuzla konuşarak. Ben direndim
doktorum sezeryan yapmak istedi ben epilepsi hastalarının normal doğum
yapabildiklerini bildiğim için direndim. Acil bir durum olursa sezeryanla almak
şartıyla doktorum kabul etti. Sonuç olarak ben normal doğum yaptım. Ayrıca Nöbet
geçirme riskiniz olsa bile doğum sırasında ilaçla müdahale etme şansları var. Ben
normal doğum yaptım ve doğumhanede kızımı kucağıma aldığımda anladım ki
hastalığımın hiçbir şeye engel değil. Sağlıklı dünya tatlısı bir kızım oldu.
Doğumdan sonra aklımda tek bir soru geçti.
Biliyorsunuzdur. Epilepsi genetiktir. Epilepsi hastalarının çocuklarında epilepsi
görülme riski daha yüksek. Şunu biliyorum her şeyin tedavisi var. Korkuyla
yaşayarak çocuğuma hayatı zindan etmenin ve kendime eziyet etmem sonucu
değiştirmeyecek. Sadece çocuğumu takip ederek belirtileri varsa doktora
götürmem gerek.
Herkes nasıl bir hastalığa sahip olursa
olsun sağlıklı bir yaşam geçirebilir. Doğum yapabilir ve sağlıklı bebeklere
sahip olabilir. Rahatsızlığı olmayan hastaların bile %3 civarında sağlıksız
bebek doğurma riski vardır.
15 Nisan 2015 Çarşamba
Bebeğim
Bebeğim ne yemeli
Bir kaç gündür kızımı daha iyi nasıl beslerim neler yedirebilirim onun araştırmasını yapıyorum. Kızım Ayşem şimdi 8.5 aylık.
Kahvaltıda; her zaman 1 yumurta sarısı, peynir, pekmez, 1 tatlı kaşığı yani yarım ceviz ve ıhlamur olmazsa olmazlarımız.
Her gün olmasa da kahvaltıda kuru incir, kuru kayısı, kuru erik, kuru üzüm, kuru dut ve hurmayı haşladıktan sonra içine biraz 1 tatlı kağığı yada miktarına göre 2 tatlı kaşığı irmik, 1 cay kaşığı tarçın ve 1 tatlı kaşığı pekmez ilave edip yediriyorum. Bazen içine muzda ekliyorum. Bayıla bayıla yiyor.
Ara öğünlerde; 1 çay bardağı bazen daha fazla yoğurt yada ayran keyfine göre. Meyve olarak her gün elma, armut yada ayva, muz, haftada en az 3 kez avokado.
Bu ara taze dut yemeye başladık. Daha tam olmadılar ama ekşi ekşi severek yiyor.
Öğlen ve akşam yemeklerinde; Her gün mutlaka sebze yemeği yiyoruz. Sebze yemeği olarak kereviz, bamya, enginar, diken otu, bezelye, brokoli, karnabahar, taze fasulye, börülce, ıspanak bunların dışında kuru fasulye, nohut, bakla, taze fasulye, mercimek yemeği, tüm baklagiller hatta kısırıda seviyor. Neredeyse her öğünde domates yiyoruz.
haftada en azında 2 kez balık diğer kalan 5 günde ise tavuk ve et yiyoruz.
tavuk ve etleri haşlıyorum sularını bir şey katmadan da içiyor kızım ama genellikle çorba yapıyorum. şehriye çorbası erişte çorbası, domates çorbası, tarhana çorbası ne yaparsam içine et suyu tavuk suyu mutlaka ekliyorum.
Haşladıktan sonra geriye kalan suyu buzluğa plastik bardaklara az az koyuyorum böylece her gün kullanabiliyorum.
Fırında yaptığım yemekleri de çok severek yiyor kızım. Tavuk balık lazanya pişmiş soğan pişmiş domates bunların hepsini yiyor. Balık buğulama özellikle somonda seviyor.
Kızım sebze çorbasınıda çok seviyor. aslında mercimek çorbası gibi gözükse de içerisinde mercimek, pırasa, sarımsak, havuç pirinç bulgur karnabahar patates bazende kereviz katıyorum.
Tavuklarım köy tavuğu, etleri de kendimiz bildiğimiz dışarda otlayan kuzulardan kestirdiğimiz den taze oluyor. en azından doğal olarak verebildiğim şeylere dikkat ediyorum. hazır gıdalar verme taraftarı değilim. Ekmekte çok vermiyorum. Ekmek yerine yemeklerden daha fazla yemesi daha fazla besin alması demek.
Kızım kendisi yemeyi daha çok seviyor. muz olsun elma, armut, hatta en çok sevdiği domates; o kendisi kemirerek yemeyi daha çok seviyor. bende rendeleyip veriyorum sonunda kemirerek yeteri kadar yiyemiyor.
Sütüm kesildiği için mecburen mama veriyorum. Uyku zamanı yaklaşınca arıyor mamayı. bana kalsa vermek de istemiyorum ama ona da ihtiyacı var.
Bunca yediklerine rağmen kilo almıyor kızım. doktor sorun yok sizde eşinizde zayıf kalıtsaldır dedi.
Boyu 72 cm maşallah üst sınırlara yakın.
Daha araştırarak belki daha faydalı tarifler bulana kadar herkese iyi günler:)
14 Nisan 2015 Salı
YENİ BİR DÜNYA
Yeni bir dünya kurdum kendime
Önceden uyumsuz, tepkili, sinirli, sabırsız bir insandım. Kavga etmek için olur olmaz sebepler bulan, her şeye negatif tarafından bakarak suratsız suratsız dolaşırdım. Ailemle olan sorunların insanlardan kaçmam içime kapanmam herkesten utanmam kendimi ezdirmem, hiç bir işe yaramadığımı düşünmem ve daha neler neler.
Daha sonra bi anda dünyam değişti. herşey kader nasip kısmet derler ya ole işte. onca sorunun kavganın dertin arasından hayata döndüm, yıldırımlar şimşekler bulutlar kayboldu güneş doğdu.
Aile kavgaları anlaşmazlıklar, okulla ilgili sorunlar hepsi Antalya gelip işe başlayınca bitti.
Eşimi tanıdığımda gülmenin ne olduğunu, mutluluğu yaşamayı öğrendim ben. Yıllar sonra eğlenmeyi kahkahalarla gülmenin ne güzel bir şey olduğunu keşfettim. Dertlerimin aslında dert olmadığını gülüp geçilebilecek olaylar olduğunu gördüm. Birde kızım doğunca onun bi gülücüğü herşeyi değiştirmeye yetti.
Hayat ne Güzelmiş. Gülmek, Eğlenmek, insanlarla birlikte vakit geçirebilmek. Kızımla gülebilmek oynayabilmek ve daha neler neler ....
Dünya Dönüyor sen ne dersen de yıllar geçiyor fark etmesende sen ne dersen de durmaz bu dünya yıllar geçermiş geçsin ruhumuz genç ya
Tam bana göre, yaşananlar geri gelmiyor. zamanı durduramıyoruz. geç de olsa öğrendim anı yaşamak en güzeli.
YARININ NE OLACAĞINI BİLMİYORUM O YÜZDEN HER GÜNÜME Bİ HAYAT SIĞDIRMAYA ÇALIŞIYORUM.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)